Kalp Krizi Nedir? Kalp, vücuttaki bütün organların fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için gerekli enerji ve oksijeni sağlayan dolaşım sisteminin temel organıdır. Kalp adeta bir pompa gibi kanı vücudumuzun en uç noktalarına kadar gönderir. Vücuttaki diğer organ ve dokularda olduğu gibi, kalp de bu fonksiyonlarını de-vam ettirebilmesi için enerji ve oksijene ihtiyaç duyar. Kalbin kendini besleyen atar damarlara koroner arter adı verilir. Kalbin kan yoluyla taşınan enerji ve oksijen gereksinimini işte bu koroner arterler sağlar. Koroner kan akımındaki ani kesilme, kalpte bulunan kas ve diğer hücrelerde beslenme kaybına yol açar ve asıl pompa fonksiyonunu yerine getiren kalp kası hücrelerinin fonksiyon ve canlılığının yitirilmesine sebep olur. Bu ani koroner tıkanma genellikle kalp kasını enerji açısından savunmasız yakaladığından tıkanan koroner arterin beslediği alanda çoğu zaman geri dönüşümsüz hasarla sonuçlanır. Bu olay kalp krizi olarak adlandırılır. |
Kalp Krizi Nasıl Oluşur? Kalpte bulunan bütün hücreler enerji ve oksijen ihtiyaçlarını kendine kan sunumu yapan koroner arterler tarafından sağlar. Yapılan çalışmalarda hayatımızın erken dönemlerinden itibaren (anne karnında) başladığı tespit edilen aterosklerozis (damar sertliği), koroner arter duvarında damar içine doğru büyüyen bir tıkanma sürecidir. Damar duvarı içinde yağ hücrelerinin depolanması bu sürecin ilk aşamasıdır. Koroner arter katmanları arasında zamanla yağ hücrelerinin depolanması artar. Yağ ve iltihabi hücreleri ihtiva eden ve pıhtılaşmaya oldukça yatkın bu içeriğin tamir mekanizmaları sayesinde bir başlık ile çevrelenmesiyle damar içinden akan kan ile teması engellenir. Ateroskle-rotik plak olarak adlandırılan bu yapı özellikle erkeklerde orta yaşlardan itibaren, kadınlarda ise menapozdan sonra daha da belirginleşir ve koroner arter içinde daralmaya sebep olarak koroner kan akımını kısıtlayabilir. Aterosklerotik plağın bu başlığındaki herhangi bir nedenle oluşan yırtılma veya zedelenme, plak içinde pıhtıya oldukça meyilli olan içeriğin kan ile temasına neden olur. Bu olay sonrasında hızlı bir şekilde pıhtı oluşumu ile çoğu zaman damar içinde zaten mevcut olan daralma tam tıkanmaya neden olur ve kalp krizi tablosu oluşur. |
Kalp Krizi için Kimler Yüksek Riske Sahiptir? Kalp krizi için tespit edilmiş bir çok risk faktörü mevcuttur. Bunlardan bazıları yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilirken bazıları değiştirilemeyen risk faktörleridir.
Kontrol edilebilen risk faktörleri;
|
edilemeyen risk faktörleri;
Bu faktörlerden herhangi birisi veya birkaçının birlikte bulun-ması, hiç risk faktörü olmayan veya daha az sayıda risk faktörü olan kişilere göre daha fazla kalp krizi riski taşır. Kalp Krizinin Belirtileri Nelerdir? Kalp krizi belirtilerinin ortaya çıkar çıkmaz farkedilmesi çok önemlidir. Kalp krizinin en önemli belirtisi göğüs ağrısıdır. Bu göğüs ağrısı genellikle göğüsün ön kısmında başlar, dakikalar içinde şiddetlenir ve maksimal düzeye ulaşır. Bu his genellikle ağrı şeklinde olmakla beraber, bazen göğüs üzerinde baskı, ezilme, yanma veya nefes darlığı olarak tariflenebilir. En sık tariflenen kriz ağrısı göğüs ön duvarından başlar, dakikalar geçtikçe çeneye, boğaza, omuzlara, kollara (genelde sol taraf) bazen de sırta yayılır. Ağrıya çoğunlukla terleme, bazen de bulantı ve ölüm korkusu gibi belirtiler eşlik edebilir. Ağrı; nefes almakla, konuşmakla yada öksürmekle değişmez. Bazen koroner arterleri tam tıkalı olmasa bile yukarıda anlatılan aterosklerozis süreci sonucu damardaki tıkanıklığın kritik seviyeye ulaşması sonucu ciddi darlığı olan hastalarda efor, stres veya kan basıncında yükselme gibi fiziksel streslerle kalp kasındaki oksijen sunumu yetersiz kalıp göğüs ağrısı oluşabilir. Bu durumda oluşan ağrı angina pektoris olarak isimlendirilir. Angina atakları stres faktörü ortadan kaldırıldığında (dinlenme gibi) azalarak kaybolur ve kısa sürelidir. Kalp krizi ağrıları ise en 20–30 dk devam eder ve genellikle dinlenmeyle yada dilaltı haplar ile geçmez. Kalp krizi göğüs ağrısının dışında karın üst bölgesinde ağrı, belirsiz bir huzursuzluk hissi, bilinç kaybı ve ani kalp durması olarak da belirti verebilir. |
Kalp Krizinden Şüphelenildiğinde Neler Yapılmalı? Kalp krizine ait belirtilerin erken dönemde fark edilmesi oldukça önemlidir. Bazı insanlar yukarıda anlatılan semptomları, kendilerine göre bir nedene, yediği bir yemeğe yada başka bir sebebe bağlayarak maalesef zaman kaybetmektedir. Bu yüzden semptomların iyi öğrenilmesi ve yapılması gerekli olanların ivedilikle yapılması gereklidir. Çünkü koroner arterin tamamen tıkanmasından itibaren 20 dakika içinde kalp kası hücreleri hasar görmeye başlar, süre geçtikçe hasar gören kalp kası miktarı artar ve geri dönüşümsüz doku kaybı oluşur. Semptomlar başladığında 5 dakika içinde geçmiyorsa; öncelikle en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak için 112 acil servisten yardım istenmeli. Zaman açısından daha avantajlı olacaksa, hasta ambulans beklenmeden başka birisi tarafından en yakın hastaneye özel araçla taşınabilir. Hareket halinde yada efor gerektiren bir iş yapılıyorsa hemen durağan bir konuma geçilmeli ve mümkün olduğunca efordan kaçınmalıdır. Kalp krizi geçirmekte olan kişi eğer araba kullanıyorsa hemen arabayı uygun bir yerde durdurmalıdır. İmkanımız var ise 75-325 mg dozunda aspirin(bebek aspirini) çiğnenmeli. Ölçülebiliyorsa kan basıncı ölçülmeli, eğer düşük değilse özellikle dilaltı gibi daha önceden önerilen ilaçlar alınmalıdır. |
Kalp Krizi Sonrası Neler Yapılmalı?
|
Eski Yaşam Temponuza Dönme Konusunda Ne Yapılmalı? |
Diyet Nasıl Olmalıdır? |
Cinsel Yaşam Konusunda Ne Yapmalıyız? Yukarıda Sayılan Risk Faktörlerinden değiştirilebilenleri doktorunuzun tavsiyeleri ölçüsünde ne kadar normal seviyede tutarsanız, tekrar kalp krizi geçirme riskiniz o ölçüde azalacaktır. Özellikle türk toplumunda yüksek sıklıkta kullanımı görülen sigaranın kalp krizi sonrası bırakılmasının ölümle sonuçlanan kalp krizi riskini iki kat azalttığı gösterilmiştir. Sigaranın bırakılmasından üç yıl sonra risk hiç içmeyenlerin düzeyine iner. Bu nedenle kalp krizi geçirenlerin öncelikle sigarayı bırakması çok önemlidir. Koroner hastalıklar üzerine yapılan araştırmalar her geçen gün kalp kriziyle ilgili yeni bulguları ortaya çıkarıyor. Koroner kalp hastalarının bugünkü durumu, yalnızca birkaç yıl öncesine oranla bile daha iyidir. |